Vay, nasıl da büyümüşsün!
- My, how you've grown!
O, adeta, büyümüş bir bebek.
- He is, as it were, a grown up baby.
O çocuk sanki bir yetişkin gibi konuşuyor.
- That boy talks as if he were a grown up.
Çocuklar yetişkinler gibi davranmak isterler.
- Children want to act like grown-ups.
Açık hava pazarları yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdaları satar.
- Open-air markets sell food grown on local farms.
Çay geniş ölçüde Hindistan'da yetiştirilir.
- Tea is widely grown in India.
Sandra büyüdüğünde güzel bir kadın oldu.
- Sandra has grown up to be a beautiful woman.
O, adeta, büyümüş bir bebek.
- He is, as it were, a grown up baby.
Çocuk bir yetişkine benziyordu.
- The boy looked like a grown-up.
Çocuklar yetişkinler gibi davranmak isterler.
- Children want to act like grown-ups.
Kardeşin yaşına göre çok olgun.
- Your brother's awfully grown-up for his age.
Kardeşin yaşına göre çok olgun.
- Your brother's awfully grown-up for his age.
Bizim çocuklarımız olgun.
- Our children are grown.
Şu oğlan sanki bir yetişkinmiş gibi konuşuyor.
- That boy talks as if he were a grown up.
What one was a farm was grown with trees.
We not only have to cultivate our home-grown talent better, but we also need to stimulate the flow of talent into our country.
... box and say, "I'm a grown up. Let me choose who I trust”. Critically, Android lacks ...
... Settlements have grown into cities. ...