Büyümek istiyorsan, çok süt içmek zorundasın.
 - If you want to grow up, you have to drink a lot of milk.
Tom iki dilli büyümek için şanslıydı.
 - Tom was lucky to grow up bilingual.
Bitkilerin yetişmek için güneş ışığına ihtiyacı var.
 - Plants need sunlight to grow.
Babamın hobisi gül yetiştirmektir.
 - My father's hobby is growing roses.
Tayland'da ülkenin bazı kısımları pirinç yetiştirmek için şimdiden aşırı kuru hale geldi.
 - In Thailand it has already become too dry to grow rice in some parts of the country.
Ana yollar banliyölerin büyümesine katkıda bulunacaktır.
 - The construction of a highway will contribute to the growth of the suburbs.
Ağaç büyümeyi durdurdu.
 - The tree stopped growing.
Tatoebanın popülaritesi kurulduğu günden beri katlanarak artmaktadır.
 - Tatoeba's popularity has been growing exponentially since the day of its inception.
Elektrikli araçların popülaritesi artmaktadır.
 - Electric vehicles are growing in popularity.
Bu kalın bıyığı uzatmak uzun zamanımı aldı.
 - Growing this thick mustache has taken me quite a while.
Tom, bütün yaz sakal uzatmaktadır.
 - Tom has been growing a beard all summer.
Büyüdüğümde ben önemli biri olmak istiyorum.
 - I want to be somebody when I grow up.
Büyüyünce, bir İngilizce öğretmeni olmak istiyorum.
 - When I grow up, I want to be an English teacher.
Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.
 - Our international sales continue to grow, bringing the name of Toyo Computer into businesses world-wide.
Ayrıca,bebeğim sekiz aylık,sağlıklı ve çabucak büyüyor.
 - My baby is also eight months old, is healthy and is growing by leaps and bounds.
Bir ağacı büyütmek yıllar alır, ve ama onu kesmek saniyeler sürer.
 - It takes years to grow a tree, yet it takes seconds to cut it.
The town grew smaller and smaller in the distance as we travelled.
A long tail began to grow from his backside.
He grows peppers and squash each summer in his garden.