glaubend

listen to the pronunciation of glaubend
Английский Язык - Турецкий язык

Определение glaubend в Английский Язык Турецкий язык словарь

thinking
düşünme

Oğlumun hâlâ hayatta olduğunu düşünmek elimde değil. - I cannot help thinking that my son is still alive.

Lise günlerimi düşünmeden o şarkıyı dinleyemem. - I can not hear that song without thinking of my high school days.

believing
inançlı
believing
mümin
believing
itikatlı
believing
{i} inanış
believing
imanlı
thinking
düşünüş
thinking
görüş

Ben küçük esprileri seviyorum ve senin şeyler üzerinde düşünceni ve görüşlerini oldukça kıskanıyorum. - I love our little jokes and I'm quite jealous of your thinking and views on things.

thinking
düşünceli
thinking
düşünerek

Tom para hakkında düşünerek çok zaman harcamaz. - Tom doesn't spend much time thinking about money.

Ben onun güvenilir bir adam olduğunu düşünerek yanıldım. - I was mistaken in thinking that he was a trustworthy man.

believing
{f} inan

Ona inanmak için onun iyi dayanakları var. - He has good grounds for believing that.

Tom'un Mary'nin gerçekten onunla birlikte çıkmak isteyeceğine inanma sorunu vardı. - Tom had trouble believing that Mary would actually want to go out with him.

thinking
{f} düşün

Lise günlerimi düşünmeden o şarkıyı dinleyemem. - I can not hear that song without thinking of my high school days.

Herkes dinledi ve çok mutluydu, düğünün özgün ve anlamlı olduğunu düşündüler. - Everyone listened and was very happy, thinking this wedding was both original and meaningful.

believing
{i} kanma
believing
(isim) kanma
believing
iman eden
believing
inanan
thinking
{i} tasavvur
Немецкий Язык - Английский Язык
thinking
fancying that …
guessing
believing