Турецкий язык - Английский Язык
Определение gidişattan в Турецкий язык Английский Язык словарь
- gidişat
- (deyim) course of events
- gidişat
- way
- gidişat
- state of affairs
- gidişat
- tenor
- gidişat
- {i} trend
The trend isn't looking good.
-Gidişat iyi görünmüyor.
- gidişat
- course
- gidişat
- affairs
- gidişat
- direction
- gidişat
- things
Things won't be the same around here after Tom leaves.
-Tom gittikten sonra buralarda gidişat aynı olmayacak.
Things change too quickly.
-Gidişat çok hızlı değişir.
- gidişat
- doings
- gidişat
- pattern
- gidişat
- goings-on
I don't approve of such goings-on.
-Böyle gidişatı onaylamıyorum.
- gidişat
- goings
I don't approve of such goings-on.
-Böyle gidişatı onaylamıyorum.
- gidişat
- (Tıp, İlaç) progress
- gidişat
- goings on
- gidişat
- drift
- gidişat
- goings-on, affairs, things, situation; conduct
- gidişat
- behavior, attitude, conduct
- gidişat
- complexion
- gidişat
- going
I don't approve of such goings-on.
-Böyle gidişatı onaylamıyorum.
- gidişat
- manner of life, way of living
- gidişat
- the way the work is going
- gidişat
- the way things are going
- gidişat
- set
- gidişat
- run
Связанные Термины
Турецкий язык - Турецкий язык
Определение gidişattan в Турецкий язык Турецкий язык словарь
- gidişat
- Olayların durumu, işlerin gelişme biçimi
- gidişat
- Tutum, durum, davranış
- gidişat
- Tutum, durum, davranış: "Kişilerin kim olduklarını, gidişatlarının nereye varacağını, doğru, yanlış hareketlerindeki sorumluluk derecelerini iyi biliyor."- N. Cumalı
- gidişât
- (Osmanlı Dönemi) gidişler, hâl, vaziyet, seyir
Связанные Термины
gidişattan
Расстановка переносов
gi·di·şat·tanResimler
История
Избранное