Hasarlı bagaj için hiç tazminat aldın mı?
 - Did you receive any compensation for the damaged luggage?
Chris'in kalbi o kadar boş ve hasarlı hissetti ki o tamir edilemedi.
 - Chris' heart felt so empty and damaged that it couldn't be repaired.
O yaralı! Ambulans çağır!
 - He's hurt! Call an ambulance!
Yaralı olmadığına memnun oldum.
 - I'm glad you weren't hurt.
Zarar görmüş itibarını tamir etmeye çalıştım.
 - I tried to repair his damaged prestige.
Çatı fırtınadan zarar görmüştü.
 - The roof was damaged by the storm.
Belki ona yanlışlıkla hasar verdim.
 - Maybe I accidentally damaged it.
Kasırga küçük eve hasar verdi.
 - The hurricane damaged the small house.
Bu skandal, şirketimizin kamuoyundaki imajına ciddi olarak zarar verdi.
 - This scandal has severely damaged the public image of our company.
Tayfun tarafından çatımıza zarar verildi.
 - We got our roof damaged by the typhoon.