It's behind schedule.
- Bu, programın gerisinde.
You are ten minutes behind the appointed time.
- Belirlenmiş sürenin on dakika gerisindesin.
He isn't back yet. He may have had an accident.
- O henüz geri gelmedi. Kaza geçirmiş olabilir.
What time will you be back?
- Ne zaman geri döneceksin?
I put the rest of your clothes in the laundry.
- Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
Please, remember those words for the rest of your life.
- Lütfen hayatınızın geriye kalanı için bu kelimeleri hatırlayın.
Tom always looks in the rearview mirror before he backs up.
- Tom her zaman geri gitmeden önce dikiz aynasına bakar.
Tom started the car and put it in reverse.
- Tom arabayı çalıştırdı ve onu geri vitese aldı.
I tried to stop him, but he left me behind.
- Onu durdurmaya çalıştım, ama beni geride bıraktı.
They decided to leave extra food behind.
- Ekstra yiyeceği geride bırakmaya karar verdiler.
Tom realized that he hadn't paid the bill, so he went back into the restaurant.
- Tom hesabı ödemediğini fark etti, bu yüzden restorana geri döndü.
Tom is back in his office.
- Tom ofisine geri döndü.
Tom bends over backwards to please Mary.
- Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.
The actress fell backward over the stage.
- Aktris, sahne üzerinde geriye düştü.
Why is it easier to park the car backwards than forwards?
- Arabayı geriye doğru park etmek neden ileriye doğru park etmekten daha kolaydır?
Tom is walking backwards.
- Tom geriye doğru yürüyor.
In hindsight, this was a mistake.
- Geriye dönüp baktığımda, bu bir hataydı.
This watch is ten minutes slow.
- Bu saat on dakika geridir.
The clock is ten minutes slow.
- Saat on dakika geri kalmış.
I think everyone looks back on their childhood with some regret.
- Bence herkes biraz pişmanlık ile kendi çocukluğuna geri bakar.
She will return within an hour.
- O bir saat içinde geri dönecektir.