The development of applications for Android is possible from today.
- Android uygulamaların gelişmesi bugünden itibaren mümkündür.
Commerce led to the development of cities.
- Ticaret şehirlerin gelişmesine neden oldu.
He made remarkable progress in English.
- İngilizcede kayda değer bir gelişme yaptı.
He has made rapid progress in English.
- O, İngilizcede hızlı bir gelişme yaptı.
American-British relations showed improvement.
- Amerikan-İngiliz ilişkileri gelişme gösterdi.
Improvements in technology helped them succeed.
- Teknolojideki gelişmeler onların başarmasına yardım etti.
The recent advances in medicine are remarkable.
- Tıptaki son gelişmeler dikkat çekicidir.
Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.
- Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.
Our work began to flourish.
- İşlerimiz gelişmeye başladı.
Change can sometimes be difficult, but it can also open up new opportunities and be a means of personal growth and development.
- Değişim bazen zor olabilir, ancak yeni fırsatlar yaratabilir ve kişisel büyüme ve gelişme aracı olabilir.
We are all looking forward to your coming.
- Gelişinizi sabırsızlıkla bekliyoruz.
I saw him coming upstairs.
- Onu üst kata gelişini gördüm.
Keiko informed him of her safe arrival.
- Keiko onun güvenli bir şekilde gelişini ona bildirdi.
She informed him of her arrival.
- O, gelişi hakkında onu bilgilendirdi.
India is a developing country.
- Hindistan gelişmekte olan bir ülkedir.
Japan guaranteed a 2 billion yen aid package to developing countries.
- Japonya gelişmekte olan ülkelere 2 milyar yenlik bir yardım paketini taahhüt etti.
Recent developments caused them to change their travel plans.
- Son gelişmeler onların seyahat planlarını değiştirmelerine neden oldu.
If there are any new developments, let me know.
- Yeni gelişmeler varsa bana bildir.
Advanced countries must give aid to developing countries.
- Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yardım etmeliler.
Trade between the two countries has been steadily growing.
- İki ülke arasındaki ticaret sürekli gelişiyor.
Reading helps you build up your vocabulary.
- Okumak kelime dağarcığınızı geliştirmenize yardım eder.
I want to build up my vocabulary.
- Kelime haznemi geliştirmek istiyorum.
Our work began to flourish.
- İşlerimiz gelişmeye başladı.
Legends of vampires flourish in the Balkans.
- Vampir efsaneleri Balkanlar'da gelişir.
The advent of the euro is the beacon for the new millennium.
- Euronun gelişi yeni binyılın işaretidir.
The story revolves around a mysterious adventure.
- Hikaye gizemli bir macera etrafında gelişiyor.