Tom Mary'nin gereksiz yere ihtiyatlı olduğunu düşünüyor.
- Tom thinks that Mary is being unnecessarily cautious.
Tom son derece ihtiyatlı.
- Tom is extremely cautious.
Ben tedbirli olmaya çalışıyorum.
- I'm trying to be cautious.
Biz tedbirli davranıyoruz.
- We're being cautious.
Caddeyi geçerken dikkatli ol.
- Be cautious when you cross the street.
Tom dikkatli bir şekilde taşındı.
- Tom moved cautiously.
Yeni bir şey denemeyecek kadar sakıngan.
- He is too cautious to try anything new.
O, araştırmasına dalmış.
- He is absorbed in his research.
Çizgi romanlar okumaya dalmıştı.
- She was absorbed in reading comic books.