Good day, how are you?
- İyi günler, nasılsın?
Do you study English every day?
- Her gün İngilizce çalışıyor musun?
Sunlight brightens the room.
- Güneş ışığı odayı aydınlatıyor.
A beam of sunlight came through the clouds.
- Bulutların arasından güneş ışığı demeti geldi.
I would like to give him a present for his birthday.
- Ona doğum günü için bir hediye vermek istiyorum.
Tom never fails to send a birthday present to his father.
- Tom babasına doğum günü hediyesi göndermekten geri kalmaz.
As everyone knows, today is a very significant day for us.
- Herkesin bildiği gibi, bugün bizim için çok anlamlı bir gündür.
Today is a sunny day.
- Bugün güneşli bir gün.
This room doesn't get much sunshine.
- Bu oda çok fazla güneş ışığı almaz.
Sunshine is beneficial to plants.
- Güneş ışığı bitkiler için faydalıdır.
How many times does the bus run each day?
- Otobüs her gün kaç kez çalışır?
How many times a day does that bus run?
- O otobüs günde kaç kez çalışır?
Sami will maintain his innocence until the day he dies.
- Sami masumiyetini öldüğü güne kadar sürdürecek.
That textbook is out of date.
- O ders kitabı güncel değil.
Tom had a date for Valentine's Day.
- Tom'un sevgililer günü için bir randevusu vardı.
A warm, sunny day is ideal for a picnic.
- Ilık, güneşli bir gün piknik için idealdir.
You don't go to school on Sunday, do you?
- Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi?
He has been unconscious for three days.
- Onun üç gün boyunca bilinci kapalı.
I thought doing this would be easy, but we've been working all day and we're still not finished.
- Bunun kolay olacağını düşünmüştüm, fakat bütün gün çalışıyoruz ve hâlâ bitirmedik.
güneşin çıkmış olmasına rağmen, hava soğuktu.
- Güneş çıkmış olsa bile hava soğuktu.
Merih güneşten dördüncü gezegendir.
- Mars güneşten dördüncü gezegendir.