further, in addition, longer

listen to the pronunciation of further, in addition, longer
Английский Язык - Турецкий язык

Определение further, in addition, longer в Английский Язык Турецкий язык словарь

more
{s} daha fazla

O harcadığından daha fazla para kazanıyor. - She earns more than she spends.

Cüzdanımda daha fazla para yok. - I have no more money in my wallet.

more
daha

Onu tanıdıkça daha çok seversin. - The more you know about him, the more you like him.

O harcadığından daha fazla para kazanıyor. - She earns more than she spends.

more
(Bilgisayar) ayrıntılar
more
(Bilgisayar) tümü
more
(Bilgisayar) en çok
more
(Bilgisayar) başka

Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir. - Time is more precious than anything else.

Onların başka şarapları yok. - They have no more wine.

more
(Bilgisayar) tüm

Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz. - You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.

Tüm istediğim biraz daha dikkatti. - All I wanted was a little more attention.

more
-den daha çok
more
(Bilgisayar) tüm seçenekler
more
ziyade

Öğretmenimiz bizi bir değnekle dövmeden önce Bu, sizden ziyade beni incitecek. derdi. - Our teacher used to say This is going to hurt me more than it hurts you before laying into us with a cane.

Doktor kırık parmağından ziyade Tom'un ayak bileği hakkında daha endişeli olduğunu söyledi. - The doctor said he was more concerned about Tom's ankle than his broken finger.

more
(Bilgisayar) ek bilgi
more
daha çok

Onu tanıdıkça daha çok seversin. - The more you know about him, the more you like him.

Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir. - Humility often gains more than pride.

more
neither more nor less ne fazla ne eksik
more
{s} daha: one more time bir kez daha. two more oranges iki
more
fazla bir şey

Size söyleyebileceğim daha fazla bir şey yok. - There's nothing more I can tell you.

Daha fazla bir şey var mı? - Is there something more?

more
tam o kadar
more
takriben
more
bir kat fazla
Английский Язык - Английский Язык
more