Savaş hızla şiddetli ve kanlı oldu.
 - The battle quickly became fierce and bloody.
Şiddetli bir savaş daha başlamaya hazırdı.
 - Another fierce battle was ready to begin.
Tom acımasız bir rakip.
 - Tom is a fierce competitor.
Vahşi bir köpek kıza saldırdı.
 - A fierce dog attacked the girl.
Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.
 - Savages fear the appearance of a fierce wild beast.
Tom bana kızgın bir görüntü verdi.
 - Tom gave me a fierce look.
Barbarlar kızgın vahşi bir hayvanın görünüşünden korkuyorlar.
 - Savages fear the appearance of a fierce wild beast.
Bir muhabir, onun azgın bir bulldog köpeğine benzediğini söyledi.
 - One reporter said he looked like a fierce bulldog.
Yarışmanın oldukça sert olduğunu duydum.
 - I hear the competition is pretty fierce.
Sentinel yerlilerinin oldukça sert insanlar olduğu söylenilmektedir.
 - It is said that the Sentinelese are extremely fierce people.
Yazar, Amerikan dış politikasının ateşli bir eleştirmenidir.
 - The author is a fierce critic of American foreign policy.