Fizik hakkında çok fazla bilgim yok.
 - I don't have much knowledge of physics.
Japon öğrencilerinin genel kültür bilgisinden etkilendim.
 - I was impressed by the general knowledge of Japanese students.
Bilimci son bilimsel bilgiler ışığında garip olayları açıkladı.
 - The scientist explained the strange phenomena in the light of recent scientific knowledge.
Bilimsel bilgi 16.yüzyıldan beri büyük ölçüde ilerledi.
 - Scientific knowledge has greatly advanced since the 16th century.
Mary annesinden habersiz kek yaptı.
 - Mary made a cake without her mother's knowledge.
Onun bilgisi ve tecrübesi var.
 - He has knowledge and experience.
Does your friend have any knowledge of hieroglyphics, perchance?.