Leyla güzel bir şekilde giyindi.
 - Layla dressed nicely.
O çok güzel bir şekilde sorulan bir soru değil.
 - That's not a very nicely asked question.
Havanın güzel olacağını umuyorum.
 - I hope it will be nice.
Yüksek yerlerde arkadaşlara sahip olmak güzel olmalı.
 - It must be nice to have friends in high places.
Kel olmakla ilgili güzel şeylerden biri, asla kötü bir saçlı bir gününün olmamasıdır.
 - One of the nice things about being bald is that you never have a bad hair day.
O çok kibardır. Başkalarının hakkında asla kötü konuşmaz.
 - He is very nice. He never speaks ill of others.
Kavun, tatlı kokuyor ve tadı çok güzel.
 - The melon smells sweet and tastes very nice.
Leyla çok hoş tatlı bir kadındı.
 - Layla was a very nice sweet woman.
Japonca öğretmenimiz bize karşı çok kibar.
 - Our Japanese teacher is very nice to us.
Çok kibarsın diye Willie yanıtladı.
 - That's very nice of you, Willie answered.
Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.
 - Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me.
Buranın yakınında iyi bir Tayland restoranı var.
 - There's a nice Thai restaurant near here.
Bana karşı çok naziktin, ve ben gerçekten hoş bir yolculuk yaptım. Çok teşekkür ederim.
 - You were so nice to me, and I had a really pleasant trip. Thanks so much.
O aslında nazik bir insandır.
 - He is basically a nice man.
Yeterli param olsa,o hoş arabayı alırım.
 - If I had enough money, I would buy that nice car.
Bunlar iki hoş resimdir.
 - These are two nice pictures.