Siz insanları anlamıyorum.
- I do not understand you.
Siz burada bir öğretmen misiniz yoksa bir öğrenci misiniz?
- Are you a teacher or a student here?
Artık seni sevmiyorum.
- I don't love you anymore.
Artık seni sevmiyorum.
- I don't like you anymore.
Bu kravat sana çok iyi uyuyor.
- That tie suits you very well.
Bu kitabı sana vereceğim.
- I will give you this book.
Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- I know that you're a teacher.
Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha?
- Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh?
Artık seni sevmiyorum.
- I don't like you anymore.
Artık seni sevmiyorum.
- I no longer love you.
İçmek için size ne alabilirim?
- What can I get you for drinking?
Ben size seve seve yardımcı olacaktım, sadece şimdi çok meşgulüm.
- I would gladly help you, only I am too busy now.
Hepiniz kendinizden utanmalısınız.
- You should all be ashamed of yourselves.
Kendinizle gurur duymalısınız.
- You should be proud of yourselves.
All you need to do is trust each other.
- Ihr müsst nichts tun, außer euch zu vertrauen.
The police will get you to find the bullets.
- Die Polizei wird euch dazu bringen, die Kugeln zu finden.