Siz insanları anlamıyorum.
- I do not understand you.
Merhaba, siz Bay Ogawa mısınız?
- Hello, are you Mr Ogawa?
Artık seni sevmiyorum.
- I don't like you anymore.
Seni anlamak gerçekten çok zor.
- Understanding you is really very hard.
Sana küçük bir şey getirdim.
- I brought you a little something.
Bu kitabı sana vereceğim.
- I will give you this book.
Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- I know that you're a teacher.
Sizin hangi tür şarabınız var?
- What kind of wine do you have?
Artık seni sevmiyorum.
- I don't love you anymore.
İstasyona giderken ben seni geçtim.
- I can beat you to the station.
Size patatesleri haşlayacağım.
- I'll boil you the potatoes.
Ben size yardımcı olmaktan mutlu olurum.
- I will be glad to help you.
Hepiniz kendinizden utanmalısınız.
- You should all be ashamed of yourselves.
Kendinize dikkat edin!
- Take care of yourselves!
I'll miss you very much if you go.
- Ich werde euch sehr vermissen, wenn ihr geht.
The police will get you to find the bullets.
- Die Polizei wird euch dazu bringen, die Kugeln zu finden.