The event affected his future.
 - Olay onun geleceğini etkiledi.
Most living creatures in the sea are affected by pollution.
 - Denizde yaşayan canlıların çoğu, kirlilikten etkilenir.
The exhibition was very impressive.
 - Sergi çok etkileyiciydi.
I was impressed by the general knowledge of Japanese students.
 - Japon öğrencilerinin genel kültür bilgisinden etkilendim.
The event affected his future.
 - Olay onun geleceğini etkiledi.
His speech deeply affected the audience.
 - Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
That was probably what influenced their decision.
 - Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.
That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt.
 - O tür tapınak bütün Orta Doğuyu, özellikle Mısır'ı etkiledi.