Caddeler parlak bir biçimde aydınlatılmış.
- The streets are brightly lit.
Sahne her iki taraftan aydınlatılmıştı.
- The stage was lit from both sides.
Tom birinin evini ateşte yakmış olması ihtimalini kabul edemedi.
- Tom couldn't rule out the possibility that someone had lit his house on fire.
İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.
- Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near.
Tom onun kandillerini yaktı.
- Tom lighted his candles.
Sen hiç bir pürmüzle sigara yaktın mı?
- Have you ever lighted a cigarette with a blowtorch?
O evlenmek için biraz genç görünüyor.
- She looks a little young to get married.
A small spark often ignites a big flame.
- Ein kleiner Funke entzündet oft eine große Flamme.