O, üniversiteye gitmek için ihtiyacı olan parayı kazandı.
- He earned the money he needed to go to college.
Onun fikirleri asla ona on sent kazandırmadı.
- His ideas never earned him a dime.
Haksız kazançlar kısa ömürlüdür.Gerçek para yapmanın tek yolu her kuruşu kazanmaktır.
- Ill-gotten gains are short-lived. The only way to make real money is to earn every penny.
O işten, ayda 500 doların üzerinde kazanmaktadır.
- He earns over 500 dollars a month from that job.
Çok para kazanmak için çok çalıştı.
- He worked very hard to earn a lot of money.
Ne kadar para kazanmak istersin?
- How much money do you want to earn?
O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
- She earns more than she spends.
Ebeveynlerinin görüşü onun kazancını aptal bir kıza harcadığı idi!
- His parents' view was that he was wasting his earnings on a silly girl.
Now that you are earning, you can start paying me rent.
You can have the s'mores: you earned them, clearing the walkway of snow so well.
My CD earns me six percent!.
... I HAVE TO SAY, GABE, YOU HAVE REALLY EARNED THIS PARTY. ...
... Well, these machines that I built in my garage earned the attention of a physicist. And ...