Tom bana sabırsızlıkla beklediği bir şeyi olmadığını söyledi. - Tom told me he had nothing to look forward to.
Tom bana sabırsızlıkla beklediği bir şeyi olmadığını söyledi.
Tom told me he had nothing to look forward to.
Siparişinizi almayı dört gözle bekleyebilir miyiz? - May we look forward to receiving your order?
Siparişinizi almayı dört gözle bekleyebilir miyiz?
May we look forward to receiving your order?