In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
- Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
She makes sure that her family eats a balanced diet.
- Ailesinin dengeli bir diyet yaptığından emin.
Always keep a bucket of water handy, in case of fire.
- Yangın olursa diye el altında her zaman bir kova su bulundur.
Tom brought his knife just in case he needed it.
- Tom ihtiyacı olur diye bıçağını getirdi.
She is on a diet for fear that she will put on weight.
- Kilo alacağı korkusuyla diyet yapıyor.
Please give me your picture lest I forget how you look.
- Nasıl göründüğünü unutmayayım diye lütfen bana bir fotoğrafını ver.
Tom called Mary a liar.
- Tom Mary'ye yalancı diye bağırdı.
A Mr. Ono called to see you.
- Bay Ono diye birisi sizinle görüşmek için aradı.
We met a man named Tom.
- Tom diye biriyle karşılaştık.
I once knew somebody named Tom, but that was a long time ago.
- Bir zamanlar Tom diye birini tanırdım; ama bu çok uzun zaman önceydi.
She was anxious lest she might miss the train.
- O, tren kaçırabilir diye endişeliydi.
I make it a rule to read the newspaper every day lest I should fall behind the times.
- Zamanın gerisinde kalmayayım diye her gün gazete okumayı bir alışkanlık haline getirdim.
There was a sign saying, Keep off the grass.
- Çimlere basmayın diyen bir tabela vardı.
Suddenly the eldest daughter spoke up, saying, I want candy.
- En büyük kız şeker istiyorum diyerek birdenbire konuştu.
Did you learn Finnish just because you loved her?
- Finceyi sadece o kızı sevdin diye mi öğrendin?
She left me simply because I had a small income.
- Beni sadece az kazanıyorum diye terk etti.
Güzelim diye mağrur olma, tez savar vakti şebab.(Güzellik gelip geçicidir.).
He cut him short by saying no.
- Hayır diyerek onu kısa kesti.
This new product has been checked twice this week in order to avoid any problem during the installation.
- Yeni ürün, kurulum sırasında herhangi bir sorun çıkmasın diye bu hafta iki kez kontrol edildi.
I am training hard so that I may win the race.
- Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum.
In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
- Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
Mother closed her purse with a snap.
- Annem çantasını çat diye kapattı.