That pole is not quite vertical.
- Bu direk oldukça dikey değil.
Uranus tilts over so far on its axis that it rotates on its side. Because of this, its poles are sometimes pointed almost directly at the Sun.
- Uranüs, ekseninde çok fazla yana yatar öyle ki yan tarafı etrafında döner. Bu yüzden, kutupları bazen neredeyse direk güneşi işaret eder.
A large pillar obstructs the view of the lake.
- Büyük bir direk göl manzarasını engelliyor.
Sami was a pillar in the community.
- Sami toplulukta bir direkti.
The mast broke and our ship went adrift.
- Gemi direği kırıldı ve gemimiz akıntıya kapılıp gitti.
Mary was burned at the stake.
- Mary işkence direğinde yakıldı.
Tom climbed up the telephone pole.
- Tom telefon direğine tırmandı.
The car hit a telephone pole.
- Araba bir telefon direğine çarptı.