dikkatsiz

listen to the pronunciation of dikkatsiz
Турецкий язык - Английский Язык
careless

The accident came about through my carelessness. - Kaza benim dikkatsizliğim nedeniyle meydana geldi.

Careless as she was, she could never pass an examination. - Dikkatsiz olduğu için, o, bir sınavı asla geçemedi.

inattentive

Tom was inattentive in class. - Tom sınıfta dikkatsizdi.

Tom was inattentive in class. - Tom derste dikkatsizdi.

heedless
freewheeling
unaware
regardless
unwary
mindless
careless, inattentive, heedless, negligent
unseeing
inadvertent
listless
unregardful
careless, incautious, inattentive
remiss
careless, slipshod, slovenly
unheedful
incurious
unobservant
slipshod
unheeding
lax
reckless

He survived an accident last year, but still drives recklessly. - Geçen yıl bir kaza atlattı ama yine de dikkatsizce araç kullanıyor.

The policeman gave Tom a ticket for reckless driving. - Polis Tom'a dikkatsiz sürüşü için trafik cezası kesti.

oblivious

Are you really that oblivious? - Gerçekten bu kadar dikkatsiz misin?

imprecise
heedlessly
feckless
thoughtless
negligent
unguarded
blind
insouciant
unmindful
unthinking
incautious
scatty
distrait
perfunctory
inobservant
forgetful
slack
sloppy

She's sloppy and careless. - O özensiz ve dikkatsiz.

casual
dikkat
care

If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps. - Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.

You must take care when you cross the road. - Yolu geçerken dikkat etmelisin.

dikkat
attention

By lack of attention, she hit the post with her car. - Dikkatsizlikten,arabasıyla direğe çarptı.

Although many European researchers have studied ancient Persian literature in the nineteenth century, the new world is not paying attention to our contemporary literature. - Birçok Avrupalı ​​araştırmacılar on dokuzuncu yüzyılda eski Fars edebiyatı eğitimi almasına rağmen, yeni dünya çağdaş edebiyatımıza dikkat etmiyor.

dikkat
caution

Caution, the doors are now closing! - Dikkat, kapılar şimdi kapanıyor.

We should proceed with great caution. - Büyük bir dikkatle devam etmeliyiz.

dikkatsiz davranmak
nod
dikkatsiz arabacı
jehu
dikkatsiz tip
jay
dikkat
attention, caution; care, carefulness, heed, assiduity, regard; Look out!, Watch out!, Be careful!, Attention!
dikkat
discretion
dikkat
(Hukuk) consideration

You should take her illness into consideration. - Onun hastalığına dikkat etmelisin.

I have taken everything into consideration. - Her şeyi dikkate aldım.

dikkat
warning

He paid no attention to my warning. - Uyarımı dikkate almadı.

He paid attention to my warning. - O, uyarıma dikkat etti.

dikkat
regard

She seldom pays regard to my advice. - O, tavsiyemi nadiren dikkate alır.

He came regardless of my instructions. - Benim talimatlarımı dikkate almadan geldi.

dikkat
circumspection
dikkat
be careful!

I advise you to be careful in making notes for the lecture. - Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.

You'd better be careful about going to her house. - Onun evine gitme hakkında dikkatli olsan iyi olur.

dikkat
mind

Tom was mindful of my warning. - Tom uyarıma dikkat etti.

While driving, mind the potholes. - Araba sürerken, çukurlara dikkat et.

dikkat
beware of

Beware of pickpockets. - Yankesicilere dikkat edin.

Beware of pickpockets here. - Burada yankesicilere dikkat edin.

dikkat
nota bene
dikkat
diligence
dikkat
(Bilgisayar) careful

You should be careful in choosing friends. - Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.

The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give. - Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.

dikkat
fetish
dikkat
cate
dikkat
(Bilgisayar) look out

Look out! There's a car coming. - Dikkat! Gelen bir araba var.

Look out for the wild dog! - Vahşi köpeğe dikkat edin!

son derece dikkatsiz
sloppy
dikkat
{i} notice

He took no notice of my advice. - O, benim tavsiyemi dikkate almadı

I didn't notice the light turn red. - Işığın kırmızıya döndüğüne dikkat etmedim.

dikkat
count

In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world. - Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir.

At last, they began to count down cautiously. - Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.

dikkat
heed

Take heed of her advice. - Onun tavsiyesine dikkat et.

Tom failed to heed warning signs. - Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.

dikkat
intentness
dikkat
carefulness
dikkat
{i} attentiveness

Do your work with more attentiveness. - Biraz daha dikkatli çalışır mısın?

dikkat
solicitude
dikkat
taking care of
dikkat
considerations
dikkat
in attention
dikkat
watchfulness
dikkat
remark

She achieved remarkable results. - O, dikkate değer sonuçlar elde etti.

There was nothing worthy of remark at the fair. - Fuarda dikkate değer bir şey yoktu.

dikkat
watch out

Watch out mom, these are coming your way! - Dikkatli olun anne, onlar size doğru geliyor.

Do we need to watch out for tigers around here? - Buradaki kaplanlara dikkat etmeli miyiz?

dikkat
note

I advise you to be careful in making notes for the lecture. - Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.

There is one very noteworthy element in this stage. - Bu aşamada dikkat çeken bir husus vardır.

dikkat
fore

The forest fire occurred through carelessness. - Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.

If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children! - Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin!

dikkat
shun
dikkat
Notice!

I didn't notice the light turn red. - Işığın kırmızıya döndüğüne dikkat etmedim.

He took no notice of my advice. - O, benim tavsiyemi dikkate almadı

dikkat
Beware!

Let the buyer beware. - Alıcı dikkatli olsun.

Beware! There's a car coming! - Çok dikkat et! Gelen bir araba var!

dikkat
careful attention
dikkat
ware
dikkat
application
dikkat
cave
dikkat
cautiousness
dikkat
Be careful!/ Look out!
dikkat
ear(1)
dikkat
beware

Beware of the cockerel. It bites. - Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.

Beware! There's a car coming! - Çok dikkat et! Gelen bir araba var!

dikkat
studious
dikkat
rigor
dikkat
cognizance
Турецкий язык - Турецкий язык
İşinde dikkatli davranmayan, dalgın, savruk, özensiz
İşinde dikkatli davranmayan, dalgın, savruk, özensiz: "İnsan tanımayan dalgın, dikkatsiz biletçi de kötüdür."- R. H. Karay
Dikkat
(Osmanlı Dönemi) SAAL
Dikkat
(Osmanlı Dönemi) ÇÜ
DİKKAT
(Osmanlı Dönemi) İncelik, dakik oluş. Ehemmiyet ve kıymet verme
dikkat
Dikkat ediniz! anlamında bir uyarma sözü
dikkat
Dikkat ediniz!
dikkat
İlgi, özen
dikkat
Bilinç etkinliğinin belli bir nesne üzerinde yoğunlaşması
dikkat
Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık: "Dikkatle bakınca güvertedeki insanların gidip gelişini kolaylıkla seçebiliyor."- Y. K. Karaosmanoğlu. İlgi, özen
dikkat
Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık