Onlar, Tom'un gençliğinde hangi zorlukları yaşadığını bilmiyorlar.
- They don't know what difficulties Tom went through in his youth.
Genç adamlar tüm zorluklara rağmen bunu yapacaklarını söylediler.
- The young men said that they would do it despite all of the difficulties.
O, şiiri ezberlemede güçlük çekmedi.
- She had no difficulty in learning the poem by heart.
Yaşlı adam kaçtı ama güçlükle.
- The old man escaped, but with difficulty.
Bu tür müzik, daha yaşlı insanların anlamakta zorluk çektiği bir şeydir.
- This kind of music is something that older people have difficulty understanding.
Otobüs durağını bulmakta çok zorluk çektik.
- We had much difficulty in finding the bus stop.
Biz zorluk olmadan sorunun üstesinden gelebiliriz.
- We can get over the problem without difficulty.
Sorunun çözümünde hiç güçlük çekmedi.
- He had no difficulty in solving the problem.
Eğer herhangi bir sıkıntın olursa, benden yardım iste.
- If you have any difficulty, ask me for help.
Ben İngiltere'deyken İngilizce konuşmakta büyük sıkıntı yaşadım.
- When I was in England, I had great difficulty trouble in speaking English.
Herhangi bir sıkıntı içinde misin?
- Are you in any difficulty?
Ben İngiltere'deyken İngilizce konuşmakta büyük sıkıntı yaşadım.
- When I was in England, I had great difficulty trouble in speaking English.
Yaşlı adam kaçtı ama güçlükle.
- The old man escaped, but with difficulty.
Sorunun çözümünde hiç güçlük çekmedi.
- He had no difficulty in solving the problem.
We faced a difficulty.
... and there are undesirable difficulties. ...
... have difficulties ' those that are elderly and have problems and challenges, those that ...