Affedersiniz, nerede bir şarküteri bulabilirim?
- Sorry, where can I find a delicatessen?
O şarküterideki yiyecekten hoşlanmıyorum.
- I don't like the food at that deli.
Do you think I'm crazy?
- Benim deli olduğumu düşünüyor musunuz?
This noise is driving me crazy.
- Bu gürültü beni deli ediyor.
He is mad about music.
- O, müziği deli gibi seviyor.
Tom is driving me mad.
- Tom beni deli ediyor.
Many people also considered him a madman.
- Birçok kişi ayrıca onun bir deli olduğunu düşünüyordu.
Tom acted like a madman.
- Tom bir deli gibi davrandı.
Tom was deliriously happy.
- Tom delicesine mutluydu.
Tom said that Mary was delirious.
- Tom, Mary'nin delirmiş olduğunu söyledi.
I've dated a lunatic.
- Bir deli ile birlikte oldum.
Prisons are full of lunatics.
- Cezaevleri delilerle dolu.
They put Tom in a straitjacket.
- Onlar Tom'a deli gömleği giydirdiler.
They put him in a straitjacket.
- Onlar ona deli gömleği giydirdi.
She has extreme colonial mentality. She is crazy for Spanish culture.
- Onun aşırı sömürge zihniyeti var. O, İspanyol kültürü için deli oluyor.
Tom laughed hysterically for no reason.
- Tom nedensizce deli gibi güldü.
He acted like a madman.
- O, bir deli gibi hareket etti.
He is madly in love with that girl.
- O kıza deli gibi âşık.
They were biting like crazy yesterday.
- Dün deli gibi ısırıyorlardı.
I'm working like crazy to make sure I have enough time.
- Yeterli zamanım olduğundan emin olmak için deli gibi çalışıyorum.
He behaves as if he were insane.
- Delirmiş gibi davranıyor.
Hamlet acts as if he were insane.
- Hamlet sanki deli gibi davranır.
Tom looked pretty distracted.
- Tom oldukça deli görünüyordu.
Tom seems slightly distracted.
- Tom hafiften deli gibi görünüyordu.