That politician is well versed in internal and external conditions.
- O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.
Women's faces are often more beautiful when they take their clothes off, for they then stop thinking about their external appearance.
- Kadınların yüzü giysilerini çıkardıklarında çoğunlukla daha güzeldir, zira onlar o zaman dış görünüşleri hakkında düşünmekten vazgeçerler.
Is there life in outer space?
- Dış uzayda yaşam var mı?
Storms have abraded the outer layer of paint.
- Fırtınalar boyanın dış tabakasını aşındırdı.
Sami's body had no outward sign of visible trauma.
- Sami'nin cesedinde hiçbir görünür dış travma işareti yoktu.
No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
- Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.
Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
- Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
He is well versed in foreign affairs.
- O dışişlerinde iyi deneyimlidir.
I wish you would shut the door when you go out.
- Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.
Go out and breathe some fresh air instead of watching TV.
- Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.
Be sure to turn off the gas before you go out.
- Dışarı çıkmadan önce gazın kapalı olduğundan emin olun.
Jane offered to take care of our children when we were out.
- Jane biz dışarıda iken bizim çocuklarımıza bakmayı teklif etti.
It is getting dark outdoors.
- Dışarıda hava kararıyor.
She shooed him outdoors.
- O onu dışarı kışkışladı.
Both we and the Soviets face the common threat of nuclear destruction and there is no likelihood that either capitalism or communism will survive a nuclear war.
- Biz ve sovyetler nükleer yıkımın alışılmış tehditiyle yüz yüzeyiz ve hem kapitalizmin hem komunizmin nükleer bir savaşla mücadele etmesi olasılık dışı.
No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
- Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.
Don't be fooled by appearances.
- Dış görünüşlere aldanmayın.
Outside of him, no one else came to the party.
- Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
Shall we take this outside?
- Bunu dışarı götürelim mi?
Despite medical advances, ectopic pregnancy remains a significant cause of maternal mortality worldwide.
- Tıbbi gelişmelere karşın dış gebelik, dünya çapındaki anne ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir.
The exosphere is the outermost layer of our atmosphere.
- Ekzosfer atmosferimizin en dış tabakasıdır.
How do scientists detect exoplanets?
- Bilim adamları dış gezegenleri nasıl tespit ediyor?
I never go out without buying something.
- Ben bir şey satın almadan asla dışarı çıkmam.
Tom told Mary that it was too cold to go outside without a coat.
- Tom Mary'ye paltosuz dışarı gidilmeyecek kadar çok soğuk olduğunu söyledi.