It's fun to go out with her.
- Onunla dışarıya çıkmak eğlenceli.
It's not a good idea to go out after dark by yourself.
- Hava karardıktan sonra tek başına dışarıya çıkmak iyi bir fikir değil.
I went out with my friends.
- Ben arkadaşlarımla dışarı çıktım.
He neither spoke nor wept, but went out in silence.
- O, ne konuştu nede ağladı, sessizce dışarı çıktı.
You'll have to come back in a while: the man dealing with that business has just gone out.
- Kısa bir süre içinde tekrar gelmek zorunda kalacaksın: o işle ilgilenen adam az önce dışarı çıktı.
He has gone out for a walk.
- O bir yürüyüş için dışarı çıktı.