The opening statement went smoothly.
 - Açılış konuşması düzgünce gitti.
Mary smoothed her hair.
 - Mary saçını düzeltti.
Try to write in plain English.
 - Düz İngilizce ile yazmaya çalış.
I'm just a plain office worker.
 - Ben sadece düz bir ofis çalışanıyım.
Lidia has blonde straight hair.
 - Lidia'nın sarı düz saçları var.
I want to go straight.
 - Ben düz gitmek istiyorum.
He gave me a flat answer.
 - O bana düz bir cevap verdi.
The earth is round, not flat.
 - Dünya yuvarlaktır, düz değil.
Tom organized the event.
 - Tom etkinliği düzenledi.
Tom has been calling me regularly every evening.
 - Tom her akşam düzenli olarak beni arıyor.
Sixty percent of Japanese adult males drink alcoholic beverages on a regular basis.
 - Yetişkin Japon erkeklerinin yüzde altmışı düzenli olarak alkollü içecekler içerler.
Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases.
 - Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.
Go along this street and turn right at the bank.
 - Bu sokaktan düz git ve bankadan sağa dön.
You must put these mistakes right.
 - Bu hataları düzeltmelisin.
Corporate bankruptcies continued at a high level last month.
 - Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.
I'm going to raise my English level.
 - İngilizce düzeyimi yükselteceğim.
Go straight on, and you will find the store.
 - Düz gidin ve mağazayı bulacaksınız.
The sum of the angles of a triangle on a spherical plane is more than 180 degrees.
 - Küresel bir düzlemde bir üçgenin açılarının toplamı 180'den dereceden daha fazladır.
She lives on another plane of existence.
 - O, başka bir varlık düzleminde yaşıyor.
The toilet doesn't flush properly.
 - Tuvaletin sifonu düzgün çalışmıyor.
Form a straight line!
 - Düz bir sıra oluşturun.
Where are the plates arranged?
 - Plakalar nerede düzenlenmiş?
He set the table with cups, saucers, plates and chargers.
 - O, masayı fincanlarla, çay bardağı tabaklarıyla, tabaklarla ve büyük düz tabaklarla donattı.