The instrument panel has a very ergonomic layout.
- Enstrüman paneli, çok ergonomik bir düzene sahip.
The only missing feature of Windows for Workgroups 3.11 is Turkish keyboard layout.
- Windows'un Çalışma Grubu 3.11 için tek eksik özelliği Türkçe klavye düzenidir.
Line up and walk to the door in order.
- Sıraya gir ve kapıya doğru düzenli olarak yürü.
Social order does not come from nature. It is founded on customs.
- Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.
He put his room in order.
- O, odasını düzenledi.
Her sewing basket, dresser drawers and pantry shelves are all systematically arranged in apple-pie order.
- Onun dikiş sepeti, şifonyer çekmeceleri ve külotlu çorap rafları hepsi sistemli olarak yerli yerinde düzenlenir.
The Japanese writing system is very complicated, it has three alphabets with more than two thousand characters.
- Japon yazım düzeni çok karmaşıktır, iki binden fazla karakteri olan üç tane alfabe vardır.
Her sewing basket, dresser drawers and pantry shelves are all systematically arranged in apple-pie order.
- Onun dikiş sepeti, şifonyer çekmeceleri ve külotlu çorap rafları hepsi sistemli olarak yerli yerinde düzenlenir.
Thanks to the arrangements made by Ken'ichi, the women found various places to work around town.
- Ken'ichi tarafından yapılan düzenlemeler sayesinde, kadınlar kasaba civarında çalışmak için değişik yerler buldu.
Emily is very interested in tea ceremony and flower arrangement.
- Emily, çay töreni ve çiçek düzenlemesi ile çok ilgileniyor.
I don't think Tom would like it very much if I used his electric beard trimmer without his permission.
- İzni olmadan onun elektrikli sakal düzenleyicisini kullanırsam Tom'un bundan çok hoşlanacağını sanmıyorum.
Tom schemed to destroy the project.
- Tom projeyi yok etmek için bir komplo düzenledi.
Tom warned the police about a scheme to assassinate the mayor.
- Tom belediye başkanına suikast düzenlemek için bir plan hakkında polisi uyardı.
In the first place, I would like to announce several new regulations.
- İlk olarak birkaç yeni düzenlemeyi duyurmak istiyorum.
Import regulations have been relaxed recently.
- İthalat düzenlemeleri son zamanlarda gevşetilmiştir.
Tom scheduled a last-minute meeting.
- Tom bir son dakika toplantısı düzenledi.
I have to organize my schedule before the end of the month.
- Ayın sonundan önce programımı düzenlemek zorundayım.
They arranged a meeting.
- Onlar bir toplantı düzenlediler.
Yuriko arranges flowers in her spare time.
- Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.
Tom is deceitful, isn't he?
- Tom düzenbaz, değil mi?
Tom is being deceitful, isn't he?
- Tom düzenbaz oluyor, değil mi?
Many countries try to regulate the birth rate.
- Birçok ülke doğum oranını düzenlemeye çalışıyor.
Rice prices are regulated by the government.
- Pirinç fiyatları hükümet tarafından düzenlenir.
Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases.
- Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.
Sixty percent of Japanese adult males drink alcoholic beverages on a regular basis.
- Yetişkin Japon erkeklerinin yüzde altmışı düzenli olarak alkollü içecekler içerler.
Adobe and Apple both have top-notch video editing programs.
- Hem Adobe'nin hem de Apple'ın üst seviye düzenleme programları var.
Click here to edit the sentence.
- Cümleyi düzenlemek için buraya tıklayın.
Rain or shine, the athletic meet will be held.
- Her durumda, atletik karşılaşma düzenlenecek.
We'll set up a meeting.
- Bir toplantı düzenleyeceğiz.
I've set up a meeting.
- Bir toplantı düzenledim.
The British have a lot of respect for law and order.
- İngilizlerin kanuna ve düzene çok saygıları var.
The police are responsible for the maintenance of law and order.
- Polis, kanun ve düzenin korunmasından sorumludur.
Click here to edit the sentence.
- Cümleyi düzenlemek için buraya tıklayın.
He has some knowledge of editing.
- Düzenleme ile ilgili biraz bilgisi var.
I am not going out because I have to tidy my room.
- Odamı düzenlemek zorunda olduğum için dışarı çıkmayacağım.
Tom works methodically.
- Tom düzenli olarak çalışır.
Tom is methodical, isn't he?
- Tom düzenli, değil mi?
They arranged a meeting.
- Onlar bir toplantı düzenlediler.
Tom hangs his clothes, then arranges them by color.
- Tom elbiselerini asar, sonra onları rengine göre düzenler.
Hong Kong is the least regulated economy in Asia.
- Hong Kong Asya'daki en az düzenlenmiş ekonomidir.
Rice prices are regulated by the government.
- Pirinç fiyatları hükümet tarafından düzenlenir.
The President needs to sign a law regulating public spending.
- Başkanın kamu harcamalarını düzenleyen bir yasayı imzalanması gerekiyor.
The speaker organized his lecture notes.
- Konuşmacı ders notlarını düzenledi.
Their house is organized according to Feng Shui.
- Evleri Feng Shui'ye göre düzenlendi.
Who organized that meeting?
- O toplantıyı kim düzenledi?
I think it's time for me to organize a party.
- Sanırım bir parti düzenlememin zamanıdır.
She spends more time organizing than I.
- O, düzenlemede benden daha fazla zaman harcar.
Tom scheduled a last-minute meeting.
- Tom bir son dakika toplantısı düzenledi.
I have to organize my schedule before the end of the month.
- Ayın sonundan önce programımı düzenlemek zorundayım.
Cosmos is the antithesis of chaos.
- Kaosun antitezi düzendir.
He's not eating right. I think he's sick.
- O düzenli yemek yemiyor. Ben onun hasta olduğunu düşünüyorum.
Cheer up! Everything will soon be all right.
- Neşelen! Her şey yakında düzene girecek.
They will get up a party for Tom's birthday.
- Onlar Tom'un doğum günü için parti düzenleyecekler.
Let's get up a party for Tom's birthday.
- Tom'un doğum günü için bir parti düzenleyelim.
I didn't make any adjustments.
- Herhangi bir düzenleme yapmadım.
Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
- Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
The telethon is a French TV program organized every year to collect funds in order to finance medical research.
- Teleton tıbbi araştırmaları finanse etmek amacıyla para toplamak için her yıl düzenlenen bir Fransız televizyon programıdır.
I arranged catering for tomorrow's party.
- Yarınki parti için yeme içme işini düzenledim.
They arranged a meeting.
- Onlar bir toplantı düzenlediler.