düzenlemeler

listen to the pronunciation of düzenlemeler
Турецкий язык - Английский Язык
coordinates
arrangements

Thanks to the arrangements made by Ken'ichi, the women found various places to work around town. - Ken'ichi tarafından yapılan düzenlemeler sayesinde, kadınlar kasaba civarında çalışmak için değişik yerler buldu.

All the arrangements were made by Tom. - Bütün düzenlemeler Tom tarafından yapıldı.

regulations

There need to be new regulations for export businesses. - İhracat işletmeleri için yeni düzenlemeler olmalı.

They plan to do away with most of these regulations. - Onlar bu düzenlemelerin çoğunu kaldırmayı planlıyorlar.

düzenleme
regulation

Import regulations have been relaxed recently. - İthalat düzenlemeleri son zamanlarda gevşetilmiştir.

You should keep to the regulations. - Düzenlemelere uymalısınız.

düzenleme
editing

He has some knowledge of editing. - Düzenleme ile ilgili biraz bilgisi var.

What's your favorite image editing software? - En sevdiğiniz resim düzenleme yazılımı hangisi?

düzenleme
{i} arrangement

Emily is very interested in tea ceremony and flower arrangement. - Emily, çay töreni ve çiçek düzenlemesi ile çok ilgileniyor.

Thanks to the arrangements made by Ken'ichi, the women found various places to work around town. - Ken'ichi tarafından yapılan düzenlemeler sayesinde, kadınlar kasaba civarında çalışmak için değişik yerler buldu.

düzenle
{f} order

Tom called the meeting to order. - Tom talimat vermek için toplantı düzenledi.

Her sewing basket, dresser drawers and pantry shelves are all systematically arranged in apple-pie order. - Onun dikiş sepeti, şifonyer çekmeceleri ve külotlu çorap rafları hepsi sistemli olarak yerli yerinde düzenlenir.

düzenleme
{i} layout
düzenleme
(Bilgisayar) arrange

This arrangement is only temporary. - Bu düzenleme sadece geçici.

She likes to arrange flowers. - O, çiçekleri düzenlemeyi seviyor.

düzenle
timetable
düzenle
{f} sort out
düzenleme
organisation
düzenleme
{i} setting
düzenle
(Bilgisayar) edit

Click here to edit the sentence. - Cümleyi düzenlemek için buraya tıklayın.

Adobe and Apple both have top-notch video editing programs. - Hem Adobe'nin hem de Apple'ın üst seviye düzenleme programları var.

düzenle
(Bilgisayar) edit ratings
düzenle
(Bilgisayar) edit in
düzenle
(Bilgisayar) compact
düzenleme
embodying
düzenleme
grading
düzenleme
composition
düzenleme
embodiment
düzenleme
(Ticaret) scheduling
düzenleme
embody
düzenleme
(Tıp) modulation
düzenleme
preconditioning
düzenleme
(Dilbilim) monitoring
düzenleme
(Biyokimya) calibration
düzenleme
(Denizbilim) calibiration
düzenleme
make-up
düzenleme
(Politika, Siyaset) rule book
düzenleme
formation
düzenleme
(Bilgisayar) edit

Adobe and Apple both have top-notch video editing programs. - Hem Adobe'nin hem de Apple'ın üst seviye düzenleme programları var.

Click here to edit the sentence. - Cümleyi düzenlemek için buraya tıklayın.

düzenleme
surveillance
düzenleme
disposal
düzenleme
(Denizbilim) arrengement
düzenleme
control
düzenleme
ordering
düzenleme
regulating
düzenleme
configuration
düzenleme
coordinating
düzenleme
(Bilgisayar) edibility
düzenleme
co-ordination
düzenleme
regularization
düzenleme
set out
düzenleme
disposition
düzenleme
{i} distribution
engelleyici düzenlemeler
(Askeri) disruptive pattern
kurumsal düzenlemeler
(Ticaret) institutional arrangements
düzenle
{f} tidy

I am not going out because I have to tidy my room. - Odamı düzenlemek zorunda olduğum için dışarı çıkmayacağım.

düzenle
{f} scheduling
düzenle
arrange

Tom hangs his clothes, then arranges them by color. - Tom elbiselerini asar, sonra onları rengine göre düzenler.

Emily is very interested in tea ceremony and flower arrangement. - Emily, çay töreni ve çiçek düzenlemesi ile çok ilgileniyor.

düzenle
{f} landscaping
düzenle
{f} regularized
düzenle
regulate

Hong Kong is the least regulated economy in Asia. - Hong Kong Asya'daki en az düzenlenmiş ekonomidir.

Many countries try to regulate the birth rate. - Birçok ülke doğum oranını düzenlemeye çalışıyor.

düzenle
{f} regulating

The President needs to sign a law regulating public spending. - Başkanın kamu harcamalarını düzenleyen bir yasayı imzalanması gerekiyor.

düzenle
{f} organized

He organized a summer rock festival. - O, bir yaz rock festivali düzenledi.

The speaker organized his lecture notes. - Konuşmacı ders notlarını düzenledi.

düzenle
regularize
düzenle
organize

She tried to persuade him to organize a boycott. - O, onu bir boykot düzenlemesi için ikna etmeye çalıştı.

I think it's time for me to organize a party. - Sanırım bir parti düzenlememin zamanıdır.

düzenle
tidy up
düzenle
clear up
düzenle
{f} coordinate
düzenle
{f} organizing

She spends more time organizing than I. - O, düzenlemede benden daha fazla zaman harcar.

düzenle
{f} submitted
düzenle
{f} coordinating
düzenleme
alignment
düzenleme
collocation
düzenleme
tuning
düzenleme
co ordination
düzenleme
coordination
düzenle
clear#up
düzenle
{f} schedule

I have to organize my schedule before the end of the month. - Ayın sonundan önce programımı düzenlemek zorundayım.

Tom scheduled a last-minute meeting. - Tom bir son dakika toplantısı düzenledi.

düzenle
space out
düzenle
coordinated
denetleyici düzenlemeler
(Hukuk) supervisory regulations
düzenle
spaceout
düzenle
rhythm
düzenle
redd
düzenle
arranged

She arranged the flowers beautifully. - Çiçekleri güzel düzenledi.

They arranged a meeting. - Onlar bir toplantı düzenlediler.

düzenleme
trimming
düzenleme
arrangement, regulation, control
düzenleme
reorganization
düzenleme
(Hukuk) regulation, arrangement, adjustment, alignment
düzenleme
mus. arrangement
düzenleme
hatcher
düzenleme
arranging or putting things in order; arrangement
düzenleme
organizing

She spends more time organizing than I. - O, düzenlemede benden daha fazla zaman harcar.

düzenleme
execution
düzenleme
make up
düzenleme
codification
düzenleme
(Nükleer Bilimler) regulate

Many countries try to regulate the birth rate. - Birçok ülke doğum oranını düzenlemeye çalışıyor.

The industry isn't well regulated. - Endüstride iyi düzenleme yoktur.

geçici düzenlemeler
(Hukuk) provisory arrangements
kural ve düzenlemeler
(Ticaret) rules and regulations
model düzenlemeler
(Ticaret) model regulations
sıhhi düzenlemeler ofisi
(Askeri) medical regulating office
yeni düzenlemeler yapmak
resettle
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение düzenlemeler в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Düzenleme
aranjman
Düzenleme
yapılanma
Düzenleme
kodifikasyon
düzenleme
Düzenlemek işi
düzenleme
Belirli sesler, çalgılar veya topluluklar için yazılmış bir eserin, başka sesler, çalgılar veya topluluklar tarafından söylenip çalınabilmesi için o eserde yapılan değişiklik, aranjman
düzenlemeler
Избранное