The opening statement went smoothly.
 - Açılış konuşması düzgünce gitti.
Mary smoothed down her skirt.
 - Meryem eteğini düzeltti.
She wore a plain blue dress.
 - O, düz mavi bir elbise giydi.
Try to write in plain English.
 - Düz İngilizce ile yazmaya çalış.
Also Felicja has blonde straight hair.
 - Ayrıca Felicja'nın da sarı düz saçları var.
I want to go straight.
 - Ben düz gitmek istiyorum.
She got a flat tire on her way home.
 - O eve giderken düz bir lastik aldı.
He gave me a flat answer.
 - O bana düz bir cevap verdi.
I corrected even the smallest details.
 - Ben en küçük ayrıntıları bile düzelttim.
Tom organized the event.
 - Tom etkinliği düzenledi.
This year too there are many regular concerts for amateur musicians being held.
 - Bu yıl da, amatör müzisyenler için düzenlenen çok sayıda düzenli konserler var.
Sixty percent of Japanese adult males drink alcoholic beverages on a regular basis.
 - Yetişkin Japon erkeklerinin yüzde altmışı düzenli olarak alkollü içecekler içerler.
Rightists often dislike regulatory legislation.
 - Sağcılar çoğunlukla düzenleyici mevzuatı sevmezler.
Go along this street and turn right at the bank.
 - Bu sokaktan düz git ve bankadan sağa dön.
Her acting is on the level of a professional.
 - Onun oyunculuğu profesyonel düzeydedir.
Have you checked the oil level recently?
 - Son zamanlarda yağ düzeyini kontrol ettin mi?
Go straight on, and you will find the store.
 - Düz gidin ve mağazayı bulacaksınız.
She lives on another plane of existence.
 - O, başka bir varlık düzleminde yaşıyor.
Geometry is based on points, lines and planes.
 - Geometri noktalar, çizgiler ve düzlemlere dayalıdır.
The toilet doesn't flush properly.
 - Tuvaletin sifonu düzgün çalışmıyor.
Form a straight line!
 - Düz bir sıra oluşturun.
Where are the plates arranged?
 - Plakalar nerede düzenlenmiş?
He set the table with cups, saucers, plates and chargers.
 - O, masayı fincanlarla, çay bardağı tabaklarıyla, tabaklarla ve büyük düz tabaklarla donattı.