Tom is a fast thinker.
- Tom hızlı bir düşünürdür.
He's an independent thinker.
- O bağımsız bir düşünür.
They would think the person is modest or lazy.
- Onlar kişinin mütevazı ya da tembel olduğunu düşünürdü.
The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
- Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
I think he is Mr Brown.
- Onun Bay Brown olduğunu düşünüyorum.
The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
- Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
Two people think of her as their daughter.
- İki kişi onu kızları olarak düşünüyor.
You can't expect me to always think of everything!
- Her zaman her şeyi düşünmemi bekleyemezsin.
Because of the bad weather, any thought of sight-seeing in the city was abandoned.
- Kötü hava nedeniyle, şehir gezisi düşünceleri terk edildi.
She put down her thoughts on paper.
- Düşüncelerini kağıda döktü.
Let's ponder that for a moment.
- Onu bir an için düşünelim.
We all pondered over what had taken place.
- Hepimiz ne olduğunu düşünüp taşındık.
Tom was probably pondering something.
- Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.
When you are constantly told no smoking, no smoking like that, you start thinking, maybe smoking really is a threat to public morals or something.
- Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir.
The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place.
- Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.
He contemplated their plan.
- O onların planı üzerinde düşündü.
When I contemplate the sea, I feel calm.
- Denizi düşündüğümde, sakin hissediyorum.
He meditated for two days before giving his answer.
- Cevabını vermeden önce iki gün boyunca düşündü.
I often meditate on the meaning of life.
- Ben sık sık yaşamın anlamı üzerinde düşünürüm.
Do you think that was deliberate?
- Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun?
The jury deliberated for three days.
- Jüri üç gün boyunca düşündü.
The best observes and the deepest thinkers are always the gentlest judges.
- En iyi gözlemciler ve en derin düşünürler her zaman en kibar hakimlerdir.
I have no idea what that guy is thinking.
- Bu adamın ne düşündüğü hakkında hiçbir fikrim yok.
Tom thought it would be a good idea to see a doctor.
- Tom bir doktor görmenin iyi bir fikir olacağını düşündü.
She's considering changing her life.
- Hayatını değiştirmeyi düşünüyor.
I'm considering going with them.
- Onlarla gitmeyi düşünüyorum.
Tom considered working for our company, but decided not to.
- Tom bizim şirketimiz için çalışmayı düşündü, fakat yapmamaya karar verdi.
Tom considered changing his job.
- Tom işini değiştirmeyi düşündü.