döndür

listen to the pronunciation of döndür
Турецкий язык - Английский Язык
revolve
(Bilgisayar) flip

Tom flipped over the card and saw that it was the ace of spades. - Tom kartı döndürdü ve onun maça ası olduğunu gördü.

(Bilgisayar) spin

What makes the earth spin? - Dünya'yı döndüren nedir?

Can you spin a basketball on your fingertip? - Sen bir basketbol topunu senin parmak ucunda döndürebilir misin?

twiddle
rotate
proselytize
dön
{f} turn

Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago. - Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.

The leaves of the trees turn yellow in fall. - Ağaçların yaprakları sonbaharda sarıya döner.

dikey döndür
(Bilgisayar) flip vertical
dön
(Bilgisayar) transform

Caterpillars transform into butterflies while they're in a cocoon. - Tırtıllar koza içerisindeyken kelebeğe dönüşür.

This differential equation can be easily solved by Laplace transform. - Bu diferansiyel denklemler Laplace dönüşümüyle kolayca çözülebilir.

dön
wheel

Do you know who invented the Ferris wheel? - Dönme dolabı kimin icat ettiğini biliyor musun?

The world's first Ferris wheel was built in Chicago. It was named after its contructor, George Washington Gale Ferris, Jr. - Dünyanın ilk dönme dolabı Şikago'da yapıldı. Ona yapımcısının adı verildi, George Washington Gale Ferris, Jr.

yatay döndür
(Bilgisayar) flip horizontal
dön
{f} veering

I saw his car veering to the right. - Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.

dön
back down

Tom isn't going to back down. - Tom sözünden dönmeyecek.

Tom can't back down now. - Tom şimdi sözünden dönemez.

dön
{f} twirl
dön
veer

I saw his car veering to the right. - Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.

dön
{f} rotating

There is a rotating restaurant at the top of this tower. - Bu kulenin tepesinde döner restoran var.

The black hole is surrounded by a rotating disk of ionized gas. - Kara delik, iyonize gazdan oluşan dönen bir diskle çevrilidir.

dön
return to

I'll return to get my handbag. - Ben el çantamı almak için geri döneceğim.

The president was forced to return to Washington. - Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.

dön
revert
dön
sheer
dön
return

After I returned from Turkey, my Turkish deteriorated. - Türkiye'den döndükten sonra Türkçem zayıfladı.

After a long absence, she returned home. - Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.

görüntü döndür
(Bilgisayar) flip image
metni aşağı döndür
(Bilgisayar) rotate text down
metni yukarı döndür
(Bilgisayar) rotate text up