The player made a splendid comeback.
 - Oyuncu muhteşem bir dönüş yaptı.
Tom often forgets to use his turn signal.
 - Tom çoğunlukla dönüş sinyalini kullanmayı unutur.
His hair has turned white.
 - Saçları beyaza dönüştü.
There is no returning on the road of life.
 - Yaşam yolunda dönüş yoktur.
My old friend wrote to me, informing me of his return from abroad.
 - Eski arkadaşım bana yazdı, yurt dışından dönüşü ile ilgili bilgi verdi.
There is no returning to our younger days.
 - Daha genç günlerimize geri dönüş yoktur.
There is no returning on the road of life.
 - Yaşam yolunda dönüş yoktur.
The lesson on reflexive verbs is always difficult for the students.
 - Dönüşlü fiiller dersi öğrenciler için her zaman zordur.
Layla's love turned to revenge.
 - Leyla'nın sevgisi intikama dönüştü.
That country is turning into a society with high education.
 - O ülke yüksek öğrenim görmüş bir topluma dönüşüyor.
Now there is no turning back.
 - Şimdi geriye dönüş yok.
You'll never find the way back home, through narrow streets of cobblestone.
 - Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda, eve geri dönüş yolunu asla bulmayacaksın.
I'm on my way back home.
 - Ben eve dönüş için yolumdayım.