Dan Chaucer, well of English vndefyled, / On Fames eternall beadroll worthie to be fyled.
She takes singing and dancing lessons, not to mention swimming and tennis lessons.
- O, müzisyenlik ve dansçılık dersleri alıyor; yüzme ve tenis derslerini saymıyorum.
Every week I study piano on Monday and Tuesday, and dancing on Wednesday and Friday.
- Her hafta Pazartesi ve Salı günleri piyano eğitimi, Çarşamba ve Cuma günleri dans.
Would you like to dance with me?
- Benimle dans etmek ister misin?
Linda does not dance much now, but I know she used to a lot.
- Linda şimdi çok dans etmiyor fakat eskiden çok dans ettiğini biliyorum.
Dan is a friend from school.
- Dan okuldan bir arkadaşım.
Dan needed money and sought financial relief from his father.
- Dan'ın paraya ihtiyacı vardı ve babasından ekonomik destek istedi.
She likes dancing in a disco better than skiing.
- Bir diskoda dans etmeyi kayak yapmaktan daha fazla sever.
I would rather sing than dance.
- Dans etmektense şarkı söylemeyi tercih ederim.
Linda was a popular exotic dancer in London.
- Linda, Londra'da popüler bir egzotik dansçıydı.
Jig, reel and hornpipe are the most popular irish dances.
- Jig, reel ve hornpipe en popüler İrlanda danslarıdır.
Dan didn't even offer Linda a cup.
- Dan bile Linda'ya bir fincan teklif etmedi.
Where is the tourist information office?
- Turizm danışma bürosu nerede?
Since the accident, Tom has given up hope of becoming a professional dancer.
- Tom, kazadan beri profesyonel bir dansçı olma umudundan vazgeçti.
I hope no one saw me dancing.
- Umarım kimse benim dans ettiğimi görmedi.
She has bought a record of dance music.
- O bir dans müziği plağı aldı.
Jig, reel and hornpipe are the most popular irish dances.
- Jig, reel ve hornpipe en popüler İrlanda danslarıdır.
Tom burst out laughing when he saw Mary dancing a jig.
- Tom Mary'yi jig dansı yaparken gördüğünde kahkahalara boğuldu.