dã¡na (q v )

listen to the pronunciation of dã¡na (q v )
Английский Язык - Турецкий язык

Определение dã¡na (q v ) в Английский Язык Турецкий язык словарь

giving
bağış

Eski kitaplarımı bağışlıyorum. - I'm giving my old books away.

Bu yıl birbirimize Noel armağanları vermek yerine hediyeler için harcayacağımız miktarı hayır kurumuna bağışladık. - Instead of giving each other Christmas presents this year, we donated the amount we would have spent on presents to a charity.

giving
{f} ver

EVET işareti vererek yanıtladı. - He responded by giving the OK gesture.

Nesne, yanıp sönen ışıklar vererek, güneye doğru uçtu. - The object flew away to the south, giving out flashes of light.

giving
{i} verme

Bana küçük bir kredi vermeyi düşünür müsünüz? - Would you consider giving me a small loan?

Tom'un Mary'ye para vermeye hiç niyeti yoktu. - Tom had no intention of giving Mary any money.

giving
ver(mek)
giving
{i} bağışlama
giving
vererek

Nesne, yanıp sönen ışıklar vererek, güneye doğru uçtu. - The object flew away to the south, giving out flashes of light.

Bir ünlü taktisyen, Christopher Columbus bir zamanlar onların tüm sebze ve meyvelerini çalarak, böylece onlara iskorbüt vererek tüm korsan filosunu yok etti, - A renowned tactician, Christopher Columbus once downed an entire pirate fleet by stealing all of their fruits and vegetables, thus giving them scurvy.

giving
(isim) bağışlama
Английский Язык - Английский Язык
giving