Определение convicted. в Английский Язык Турецкий язык словарь
- convict
- {f} suçlu bulmak
- convict
- mahkum
O, cinayetten mahkûm edildi.
- He was convicted of murder.
Tom'un sarhoşken araba sürmekten en az bir mahkumiyeti var.
- Tom has at least one conviction for drunken driving.
- convict
- hükümlü
Kaçan hükümlüler yollarını ayırmaya karar verdiler.
- The escaped convicts agreed to part ways.
Tom o hapishanede ömür boyu hapse mahkum tek hükümlü olduğunu öğrendi.
- Tom learnt that he was the only convict sentenced to life imprisonment in that prison.
- convict
- mahkum etmek
Şu anda Tom Jackson'u mahkûm etmek için ihtiyacımız olan tüm kanıta sahibiz.
- We now have all the evidence we need to convict Tom Jackson.
Onu mahkûm etmek için suçla ilgili yeterli kanıt yoktu.
- There wasn't enough evidence to convict him of the crime.
- convict
- suçlu bul,v.mahkum et: n.mahkum
- convict
- {f} mahkûm etmek, hüküm giydirmek
- convicted
- (sıfat) suçu kanıtlanmış
- convict
- kürek mahkumu
- convict
- mahküm
- convict
- yargılı
- convict
- suçlandırmak
- convict
- hüküm giydirmek
- convict
- suçlu çıkarmak
- convicted
- (Kanun) mahkum
Suçtan dolayı henüz kimse mahkûm edilmedi.
- No one has been convicted of the crime yet.
O, cinayetten mahkûm edildi.
- He was convicted of murder.
- convicted
- (Kanun) mahkum olmuş
- convicted
- mahkum edilmiş
- convicted
- mahkum edilen
- convict
- {f} mahkum et
Onu mahkûm etmek için suçla ilgili yeterli kanıt yoktu.
- There wasn't enough evidence to convict him of the crime.
Jüri, Leyla'yı yirmi yıl hapse mahkûm etti.
- A jury convicted Layla for twenty years in jail.
- convict
- suçlu bul
Tom ikinci derece cinayetten suçlu bulundu ve on yıl hapse mahkum edildi.
- Tom was convicted of second degree murder and sentenced to ten years in jail.
Tom birinci dereceden cinayetten suçlu bulundu.
- Tom was convicted of first-degree murder.
- convict
- suçlu
Tom karısını öldürdüğü için 2013 yılında suçlu bulunmuştu.
- Tom was convicted in 2013 for his wife's murder.
Tom hüküm giymiş bir suçlu.
- Tom is a convicted felon.
- convict
- mahkün
- convict
- mahkuk
- convicted
- mahkum et(mek)
- convict
- mahkum kimse
- convict
- {i} mahkûm, hükümlü
- convict
- {f} kabullendirmek
- convict
- (Hukuk) inanç
Çok derin inançları var.
- They have very deep convictions.
Carl Gustav Jung, analitik psikolojinin kurucusu, her zaman hastalıklarının dini inançlarına çok saygı gösterdi.
- Carl Gustav Jung, the founder of analytical psychology, always respected the religious convictions of his patients very much.
- convicted
- mahkum et
Jüri, Leyla'yı yirmi yıl hapse mahkûm etti.
- A jury convicted Layla for twenty years in jail.
- convicted
- {s} suçu kanıtlanmış
Tom suçu kanıtlanmış bir katil.
- Tom is a convicted murderer.
Tom suçu kanıtlanmış bir banka soyguncusu.
- Tom is a convicted bank robber.
