Alofi, Niue'nin başkentidir ve nüfusu yaklaşık 580 kişidir.
- Alofi is the capital of Niue, and its population is about 580 people.
Başkent Nairobi'de bir polis karakolunun dışındaki bir araba bombası patlamasında en az dört kişi öldü.
- At least four were killed in the explosion of a car bomb outside a police station in the capital, Nairobi.
Hiçbir şey bir şahıs olmak kadar zor değil.
- Nothing is as difficult as becoming a person.
Tom kötü bir şahıs değil.
- Tom isn't a bad person.
Bilal bilgili bir kişidir.
- Bilal is a person of knowledge.
Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
- The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
Tom kesinlikle sözünden dönecek bir insan tipi gibi görünmüyor.
- Tom certainly doesn't seem like the kind of person that would back down.
Tam olmanı hayal ettiğim insan tipisin.
- You're just the kind of person I imagined you'd be.
Bir bireyin sevgisini kabul et.
- Accept a person's love.
Yalnızca her birey ona karşı harekete geçmeye karar verirse, AIDS durdurulabilir.
- AIDS can be stopped only if every person decides to take action against it.
Kişiliksiz kadınlardan hoşlanmıyorum.
- I don't like women without personalities.
Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
- The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
Tom sempatik bir adam.
- Tom is a likeable person.
Donald Trump ünlü bir iş adamıdır.
- Donald Trump is a famous business person.
O kadar kötü birisi ki kimse ondan hoşlanmaz.
- He is such a bad person that everybody dislikes him.
Kimse paranın çoğunu katkıda bulunan kişinin Tom olduğunu bilmiyordu.
- Nobody knew that Tom was the person who contributed most of the money.
Sen kötü bir insansın.
- You are a mean person.
Ben dürüst bir insanım.
- I am an honest person.
Japon halkının kişi başına düşen pirinç tüketimi yaklaşık elli yıl önce olanın yarısı.
- The per capita consumption of rice of Japanese people is about half of what it was fifty years ago.
Bizzat görünmek zorundasın.
- You have to appear in person.
Bizzat git ve onunla görüş.
- Go and see him in person.