Bir dörtlü, bir üçlüden bir üye daha fazladır.
 - A quartet has one more member than a trio.
Maskeler sarı kum tozunu,polenlerden dahada küçük,ne kadar iyi engelleyebilir?Sanırım o polenden oldukça daha fazla bir baş belasıdır.
 - Just how well can masks block the, even smaller than pollen, yellow sand dust? I think it much more of a nuisance than pollen.
O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
 - She earns more than she spends.
John Bill'den daha zeki.
 - John is more intelligent than Bill.
İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
 - Good health is more valuable than anything else.
Onların başka şarapları yok.
 - They have no more wine.
Tüm diller eşittir, ama İngilizce diğerlerinden daha eşittir.
 - All languages are equal, but English is more equal than the others.
Tüm istediğim biraz daha dikkatti.
 - All I wanted was a little more attention.
Yarasa, bir kuş olmaktan ziyâde, bir sıçandır.
 - A bat is no more a bird than a rat is.
Öğretmenimiz bizi bir değnekle dövmeden önce Bu, sizden ziyade beni incitecek. derdi.
 - Our teacher used to say This is going to hurt me more than it hurts you before laying into us with a cane.
Seni ondan daha çok seviyorum.
 - I love you more than him.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
 - Humility often gains more than pride.
Benim için yapabileceğin daha fazla bir şey yok.
 - There's nothing more you can do for me.
Size söyleyebileceğim daha fazla bir şey yok.
 - There's nothing more I can tell you.