Çok kısa bir uyarı veya açıklama akıllı bir kişi için yeterlidir.
 - A very brief warning or explanation is enough for an intelligent person.
Tom kısa bir konuşma yaptı.
 - Tom gave a brief talk.
Lütfen mümkün olduğu kadar kısa ve öz ol.
 - Please be as brief as possible.
Mümkün olduğu kadar kısa ve öz olmaya çalışacağım.
 - I'll try to be as brief as possible.
Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.
 - In brief, you should have accepted the responsibility.
Kısaca söylemek gerekirse, o, onun önerisini geri çevirdi.
 - To put it briefly, she turned down his proposal.
Toplantıda ne söylendiğini kısaca özetleyebilir misin?
 - Can you briefly sum up what was said at the meeting?
Bana planın kısa bir özetini verdi.
 - He gave me a brief outline of the plan.
Tom, Mary'ye planının kısa bir özetini verdi.
 - Tom gave Mary a brief outline of his plan.
Kısa ve özlü olacağım.
 - I'll be brief and concise.
Tom evrak çantasını açtı ve birkaç belge çıkardı.
 - Tom opened his briefcase and pulled out a couple of documents.
Para evrak çantasından çalındı.
 - The money was stolen from his briefcase.
Evrak çantam kağıtlarla doludur.
 - My briefcase is full of papers.
On the beach he always wore a straw hat with a red band and a brief pair of leopard print trunks.
A survey of their follie, a briefe of their barbarisme.