O, söylentinin yayılmasını engellemeye çalıştı.
 - She tried to prevent the rumor from spreading.
Bu önlemler hastalığın yayılmasını önleyebilir.
 - These measures can prevent the disease from spreading.
Bu haberi kim yayıyor olabilir?
 - Who could be spreading that news?
Tom Mary hakkında yalanları yaymakla suçluydu.
 - Tom was guilty of spreading lies about Mary.