His resignation left a vacancy in the cabinet.
 - İstifası kabinede boşluk bıraktı.
Tom filled in the blanks.
 - Tom boşlukları doldurdu.
They filled in the blanks.
 - Onlar boşlukları doldurdular.
A space is missing before the colon.
 - İki nokta üst üste'den önce boşluk eksik.
Leave a space between the lines.
 - Satırlar arasında bir boşluk bırak.
An emptiness devours my heart.
 - Bir boşluk kalbimi yiyip bitirmektedir.
The cat went through a gap in the fence.
 - Kedi çitteki bir boşluktan geçti.
There's a lot of gaps in my knowledge of math.
 - Matematik bilgimde birçok boşluklarım var.
Fadil felt a void in his life.
 - Fadıl hayatında bir boşluk hissetti.
When I look back on my youth, I see a spiritual void, said Tom.
 - Tom Gençliğime baktığımda manevi bir boşluk görüyorum. dedi.
The story is full of holes.
 - Anlatı boşluklarla dolu.
Why do the five yen coin and the fifty yen coin have holes in the center?
 - Neden 5 ve 50 yenlik bozuk paraların ortasında boşluk var?
The plane has hit several air pockets.
 - Uçak birkaç hava boşluğuna isabet etti.
The plane has hit several air pockets.
 - Uçak birkaç hava boşluğuna isabet etti.