boğulmuş

listen to the pronunciation of boğulmuş
Турецкий язык - Английский Язык
drowned

The man who nearly drowned began to breathe. - Neredeyse boğulmuş olan adam nefes almaya başladı.

I would have drowned if you hadn't saved me. - Beni kurtarmamış olsaydın boğulmuş olurdum.

choked

She was choked with tears and was unable to speak. - Gözyaşlarına boğulmuş ve konuşamamıştı.

boğ
deaden
boğ
{f} strangled

Dan strangled Linda with a pillow case. - Dan, Linda'yı yastık kılıfıyla boğdu.

We know that Tom was strangled. - Biz Tom'un boğularak öldürüldüğünü biliyoruz.

boğ
suffocate

She suffocated him with a pillow. - O, onu bir yastıkla boğdu.

Many of the victims either burnt to death or suffocated. - Kurbanların çoğu ya yanarak ya da boğularak öldü.

boğ
{f} strangling

Sami started strangling Layla. - Sami, Leyla'yı boğmaya başladı.

boğ
strangle

I'd like to strangle her. - Onu boğmak istiyorum.

I'd like to strangle him. - Onu boğarak öldürmek istiyorum.

boğ
{f} choking

Let me go. You're choking me. - Bırak beni gideyim. Sen beni boğuyorsun.

See how Lenny can swallow an entire hot dog without chewing or choking? That's why upper management loves him so much. - Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğulmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğine bak? Bu nedenle üst idare onu bu kadar fazla sever.

boğ
asphyxiate
boğ
{f} throttle
boğ
scrag
boğ
choked

She choked him with her bare hands. - O, çıplak elleriyle onu boğdu.

Dan nearly choked Linda to death. - Dan neredeyse Linda'yı ölümüne boğdu.

gözyaşlarına boğulmuş
drenched in tears
gözyaşlarına boğulmuş
bathed in tears
gözyaşlarına boğulmuş
drowned in tears
işe boğulmuş
overwhelmed with work
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение boğulmuş в Турецкий язык Турецкий язык словарь

boğ
Hediye, armağan, bahşiş
boğ
Sofra bezi