Tom kızarmaktan kendini alamadı.
 - Tom couldn't help blushing.
Tom kızarmaktan kendini alamadı.
 - Tom couldn't help but blush.
İlk bakışta, Tom'un önerisi mümkün görünüyordu.
 - At first blush, Tom's suggestion seemed feasible.
Bana öyle bakmayı kes, beni utandıracaksın.
 - Stop looking at me like that, you'll make me blush.
Sevinç ve utanç ile o, kulaklarına kadar kızardı.
 - With joy and shame, she blushed to her ears.
Tom kızarmaktan kendini alamadı.
 - Tom couldn't help but blush.
Tom kızarmaktan kendini alamadı.
 - Tom couldn't help blushing.
A blush of boys.
blush colour:.