bisikletli

listen to the pronunciation of bisikletli
Турецкий язык - Английский Язык
rider
person or thing which who rides
bisiklet
bicycle

I had my bicycle stolen last night. - Dün gece bisikletimi çaldırdım.

Is this your bicycle? - Bu senin bisikletin mi?

bisiklet
bike

I must use this bike. - Bu bisikleti kullanmalıyım.

I fixed the bike yesterday. - Dün bisikleti tamir ettim.

bisikletli tur
bicycle tour
bisiklet
cycle

It was below zero this morning, but I cycled to school. - Bu sabah sıcaklık sıfırın altındaydı ama okula bisikletle gittim.

We are going to cycle to the lake tomorrow. - Yarın göle doğru bisiklet süreceğiz.

bisiklet
push-bike
bisiklet
push-bicycle
bisiklet
{i} roadster
Bisiklet
deadly treadly
bisiklet
pushbike
bisiklet
bicycles

Tom and Mary both had new bicycles. - Tom ve Mary'nin her ikisini de yeni bisikletleri vardı.

Let's rent bicycles over there. - Orada bisikletler kiralayalım.

bisiklet
push bike
bisiklet
push bicycle
bisiklet
push bike; velocipede
bisiklet
wheel

I took the wheels off my bicycle. - Bisikletimden tekerleri çıkardım.

Tom can't ride a bicycle very well yet, so his bicycle has training wheels. - Tom henüz bisiklete çok iyi binemiyor, bu yüzden onun bisikletinin eğitim tekerlekleri var.

bisiklet
bicycle, bike, cycle, pushbike
bisiklet
{i} velocipede
bisiklet
boneshaker
Турецкий язык - Турецкий язык
Bisikleti olan
Bisiklet
derrace
Bisiklet
çiftçeker
Bisiklet
çiftteker
Bisiklet
velespit
bisiklet
Tekerleğin ayakla çevrilmesiyle hareket eden iki tekerlekli taşıt, çiftteker: "Bisikletini, o her tarafı pırıl pırıl nikelajlı bisikletini alıp almamayı düşündü."- S. F. Abasıyanık
bisiklet
Tekerleğin ayakla çevrilmesiyle hareket eden iki tekerlekli taşıt, çiftteker
bisikletli
Избранное