Do you know where your father went?
- Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
A healthy man does not know the value of health.
- Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.
They knew they must fight together to defeat the common enemy.
- Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı.
Everybody knew that she was being pushy.
- Onun saldırgan olduğunu herkes biliyordu.
Tom accused Mary of not knowing how to love or how to accept someone's love.
- Tom Mary'yi sevmeyi ya da birinin aşkını kabul etmeyi bilmemekle suçladı.
She got married without her parents knowing it.
- O, anne ve babasının bilgisi olmadan evlendi.
I invited Ken, Bill and Yumi.
- Ken, Bill ve Yumi'yi davet ettim.
Ken talks as if he knew everything.
- Ken her şeyi biliyormuş gibi konuşur.
Mr Hashimoto is known to everyone.
- Bay Hashimoto herkes tarafından bilinir.
Football is the most known sport in the world.
- Futbol, dünyada en çok bilinen spordur.
O, bana yeni arabasını gösterdi.
- Hun viste mig sin nye bil.
Babam alışveriş yaparken annem arabada kaldı.
- Mor blev i bilen mens far handlede ind.
Bu arabayı sana kim sattı?
- Hvem solgte denne bil til dig?