I can only tell you what I know.
- Bildiğimi sadece sana söyleyebilirim.
I like to think I know what I'm talking about.
- Ne hakkında konuştuğumu bildiğimi düşünmek istiyorum.
Do you know how to play mahjong?
- Mahjong oynamayı biliyor musun?
Do you know where your father went?
- Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
Everybody knew she could speak English well.
- Onun iyi İngilizce konuşabildiğini herkes biliyordu.
Everybody knew that she was being pushy.
- Onun saldırgan olduğunu herkes biliyordu.
There is no knowing which team will win.
- Hangi takımın kazanacağını bilmek zor.
She got married without her parents knowing it.
- O, anne ve babasının bilgisi olmadan evlendi.
I invited Ken, Bill and Yumi.
- Ken, Bill ve Yumi'yi davet ettim.
Ken can play the violin, not to mention the guitar.
- Ken keman çalabilir, gitardan bahsetmeye bile gerek yok.
The firm is known for its high-quality products.
- Firma, yüksek kaliteli ürünleriyle bilinmektedir.
Football is the most known sport in the world.
- Futbol, dünyada en çok bilinen spordur.
To my knowledge, none of my workers had committed a crime previously.
Bu arabayı sana kim sattı?
- Hvem solgte denne bil til dig?
O, bana yeni arabasını gösterdi.
- Hun viste mig sin nye bil.
Bu arabayı sana kim sattı?
- Hvem solgte denne bil til dig?