Masanın yanındaki ne?
- What's beside the desk?
Hepimiz onun yanında gittik.
- All of us went besides him.
Ayrıca, bu gerçekten ilginç bir sorundur.
- Besides, it's a really interesting problem.
Her nadir şey pahalıdır, ayrıca ucuz bir at enderdir, bu nedenle ucuz at pahalıdır.
- Every rare thing is expensive, besides a cheap horse is rare, therefore a cheap horse is expensive.
Herkes onun yanına oturmak istiyor.
- Everybody wants to sit beside her.
Senin yanına oturabilir miyim?
- Can I sit beside you?
Tom'un dışında birinin o işi almayı istemesi pek olası değil.
- It's unlikely that anyone besides Tom would consider taking that job.
Mary ve John'un dışında odada kimse yoktu.
- There was no one in the room besides Mary and John.
Arkadaşlarının dışında kimse geliyor mu?
- Is anyone coming besides your friends?
Tom ve Mary'nin dışında odada hiç kimse yoktu.
- There was no one in the room besides Tom and Mary.
Orada benden başka kimse yoktu.
- There was no one there besides me.
Futbol dışında başka hiçbir hobim yoktur.
- I don't have any other hobbies besides football.
İngilizcenin yanı sıra iki dil bilmekte.
- He speaks two languages besides English.
Bir cerrah olmanın yanı sıra, o ünlü bir yazardı.
- Besides being a surgeon, he was a famous writer.
Bunun yanında işşizlik artıyor.
- Besides that, unemployment is increasing.
Şimdi çok geç oldu. Üstelik, yağmur yağmaya başlıyor.
- It's too late now. Besides, it's starting to rain.
Sir Winston Churchill, büyük bir devlet adamı olmanın yanı sıra, büyük bir yazardı.
- Besides being a great statesman, Sir Winston Churchill was a great writer.
That is beside the point.
I don't want to go anywhere besides India.