Zenginlerin fakirler kadar sorunları vardır.
 - The rich have troubles as well as the poor.
Zenginlerin fakirler kadar sorunu vardır.
 - The rich have trouble as well as the poor.
Sana dert açmak istemiyorum.
 - I do not want to cause you any trouble.
Bütün bu dertleri başına açtığım için üzgünüm.
 - I'm sorry to cause you all this trouble.
Zavallı adama yardımcı olmak için zahmete girdi.
 - He took the trouble to assist the poor man.
Zahmetin için teşekkür ederim.
 - Thank you for your trouble.
İşle ilgili biraz sorunum var.
 - I had some trouble with the work.
Karanlıktı, bu yüzden Tom cadde işaretini okumada sıkıntı çekti.
 - It was dark, so Tom had trouble reading the street sign.
Kesinlikle sıkıntılarımız olacak.
 - We'll have troubles for sure.
Bakar bakmaz bir sıkıntısı olduğunu anlamıştım.
 - I could tell at a glance that she was in trouble.
Jenny Japonca çalıştığından Japonya'da zorluk çekmedi.
 - Having studied Japanese, Jenny had no trouble in Japan.
Tom ciddi bir zorluk içinde.
 - Tom is in serious trouble.