Ben müteahhitlerle konuşuncaya kadar nihai maliyeti hesaplayamam.
- I cannot calculate the final cost until I talk with our contractors.
Tom nihai kararı Mary'ye bıraktı.
- Tom left the final decision to Mary.
O, sonunda IBM'in başkanı oldu.
- He finally became the president of IBM.
Dişi aslan sonunda ceylanı kovaladı.
- The lioness finally gave chase to the gazelle.
O bütçe henüz kesinleşmiş değil.
- That budget isn't yet final.
Karar henüz kesinleşmiş değil.
- The decision is not yet final.
Gazetelere göre adam sonunda itiraf etti.
- According to the papers, the man has finally confessed.
Sonunda oturmak ve gazete okumak için zaman buldum.
- I finally found time to sit down and read the newspaper.
Henüz hiçbir şey bitmiş değil.
- Nothing is final yet.
Katil sonunda dün gece yakalandı.
- The murderer was finally caught last night.
Sonunda,gerçeği öğrendik.
- Finally we have learned the truth.
O, sonunda IBM'in başkanı oldu.
- He finally became the president of IBM.
Bu öğleden sonra final sınavına hazırlanacağım.
- I'm going to prepare for the final exams this afternoon.
Final notuna gelince, bu senin final sınavına bağlı.
- As to your final grade, that depends on your final examination.
Tom en sonunda Mary'yi yeni bir bilgisayar alması için ikna etti.
- Tom finally talked Mary into buying a new computer.
En sonunda kafa karıştıran labirentten dışarı çıkabildim.
- I finally found my way out of the confusing maze.
Five runners reached the finals.
- Beş koşucu finale ulaştı.
Jim is studying hard for his finals.
- Jim, finaller için sıkı çalışıyor.
The finale was so good, that I rewatched it many times.
- Final o kadar iyiydi ki onu defalarca yeniden izledim.
The finale of The Sopranos, which aired in 2007, had 11.9 million Americans glued to their TV sets.
- 2007 yılında yayınlanan The Sopranos finali, 11,9 milyon Amerikalıyı televizyonlarına yapıştırılmıştı.
... runs on it. Just as the Nuclear Regulatory Commission is going to want the final say ...
... lt cuts that final tie to the ocean. ...