Nasıl çalıştığını anlamak için ayrı şeyler almayı isterim.
- I like to take things apart to see what makes them tick.
Tom ve genç erkek kardeşinin ayrı olduğunu söyleyemem.
- I can't tell Tom and his younger brother apart.
Birbirimizden ayrı olarak biraz zaman geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum.
- I think we should spend some time apart from each other.
Sami karısından ayrı olarak, gittikçe daha fazla zaman geçirdi.
- Sami spent more and more time apart from his wife.
O, bir saati parçalara ayırdı.
- He took apart a watch.
Çocuk radyoyu parçalara ayırdı.
- The boy took the radio apart.
Tom'un dairesinde başka ne buldun?
- What else did you find in Tom's apartment?
Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.
- Apart from my sister, my family doesn't watch TV.
Tom çalıştığı yerden çok uzakta olmayan bir daire bulmalı.
- Tom needs to find an apartment not too far from where he works.
Tom ve Mary gittikçe birbirlerinden uzaklaşıyorlar.
- Tom and Mary are growing further and further apart.
İki kız ve üç erkek bir apartman dairesinde yaşıyor, her biri farklı bir ülkeden geliyor.
- Two girls and three boys live in the apartment, each one coming from a different country.
Leyla ve Selime aynı dairede oturuyorlardı ama çok farklı kadınlardı.
- Layla and Salima lived in the same apartment, but they were very different women.
Tom benim yerimden uzakta olmayan bir apartmanda yaşıyor.
- Tom lives in an apartment not far from my place.
Birçok kitap için, kapaklar çok uzaktadır.
- For many books, the covers are too far apart.
O, gerçek bir daire değildir.
- It isn't a real apartment.
New York'ta yaşarken bir apartman dairesi kiraladık.
- We rented an apartment when we lived in New York.
Şeyler parça parça oluyor.
- Things are coming apart.
Let Pleasure go, put Care apart.
Consider the two propositions apart.
A handful of examples apart, an English preposition precedes its complement.
to take a piece of machinery apart.
... also proposing, separate and apart from the jobs bill, ...
... whole thing falls apart. ...