She is senior to me by six years.
- O bana göre altı yıl kıdemli.
She is senior to me by two years.
- O bana göre iki yıl kıdemli.
From my point of view, Australia is one of the best countries in the world.
- Bana göre, Avustralya, dünyanın en iyi ülkelerden biridir.
In my opinion, happiness has a few fundamental requirements.
- Bana göre, mutluluğun birkaç temel gereksinimi var.
In my opinion, German is the best language in the world.
- Bana göre Almanca dünyadaki en iyi dildir.
In my opinion, it's not a good idea.
- Bana kalırsa, bu iyi bir fikir değil.
It's a bit strange as far as I'm concerned.
- Bana göre o biraz tuhaf.
Tom can do whatever he likes as far as I'm concerned.
- Bana göre Tom hoşlandığı her şeyi yapabilir.
For my part, I have no objection.
- Bana kalırsa benim itirazım yok.
I, for my part, don't care.
- Bana kalırsa, umurumda değil.
Please help me take this down.
- Lütfen bunu aşağı çekmek için bana yardım edin.
Help me! he repeated while waving his sabre.
- O, kılıcını sallarken bana yardım edin! diye tekrarladı.
I can't bring myself to trust his story.
- Ben onun hikayesine inanamıyorum.
For myself, I would like to take part in the game.
- Ben şahsen oyuna katılmak istiyorum.
Put yourself in my position.
- Kendini benim yerime koy.
Put yourself in my place.
- Kendini benim yerime koy.
The human is an egocentric animal.
- İnsan benmerkezcil bir hayvandır.
Thomas thinks he's the center of the world. He's very egocentric.
- Thomas kendisini dünyanın merkezi zannediyor. O, çok ben merkezci.
Where do all these moles come from?
- Tüm bu benler nereden geliyor?
She had a mole on her face.
- Onun yüzünde bir ben var.
O utanç içinde başını eğdi.
- She bent her head in shame.